Son Zamanların En İyi 30 Yerli Dizisi
Uzun zamandır yazmayı planladığım ama bir türlü bu planımı hayata geçiremediğim 'Son dönemin en iyi 30 yerli (Türkiş) dizisiyle' sonunda sizlerleyim! Evet biraz değişik bir konu olacak, hatta bir çoğunuz ''abi bizden doğru düzgün dizi çıkmaz, harcadığın zamana yazık olmuş'' falan bile diyecektir muhtemelen ama bundan önce yazdığım '20 yabancı dizi' den sonra bunu yazmasaydım ayıp olurdu diye düşünüyorum. Çok aşırı geriye gitmeyeceğimi bilmeni isterim öncelikle; yani şöyle bir 10 yıllık sürece dayanan diziler olacaktır muhtemelen. 2005'ten itibarende diyebiliriz. Bu arada çok sıkı yerli dizi takipçisi olduğum söylenemez, o yüzden ''bu listede kesinlikle bu da olmalı!'' dediğiniz dizileri bize yazının sonunda yorum olarak bırakırsanız oldukça memnun kalırız diyebilirim..
Listeyi oluştururken 'daha çok' kendi zevklerimi ön planda tutacağım için sıralamayı beğenmez veyahut görmeyip eklemek istediğiniz diziler olursa az öncede belirttiğim gibi yazının sonunda bize yorum olarak bırakabilirsiniz. Zaten zamanla bu listeyi güncellemeye devam edeceğim, bunda katkı sağlarsanız birçok kişi gibi bende memnun olurum :))
Şimdi tek tek 2000'li yılların en iyi 30 yerli dizisine geçelim. Listeyi sondan başa doğru sıralayacağım, umarım ufakta olsa yardımım dokunabilir..
Listeyi oluştururken aldığım kıstaslar arasında şunlar bulunuyor:
- Türe yeni bir soluk getiriyor mu? (bu soluk kelimesini hep kullanmak istemişimdir)
- Karakter derinliği var mı?
- Olay örgüsü yalnızca bölümü değil,bütün bir hikayeyi kapsıyor mu?
- Sonraki bölümü iple çekiyor muyuz?
Listenin tamamen subjektif bir şekilde oluşturulduğu malumunuz. Ama yorumlarda kendi listenizi de paylaşmanızı muhakkak isterim, böylece belki ben ve ziyaretçilerimiz de yeni dizilerle tanışmış olur. Şimdiden iyi seyirler dilerim...
Dizinin Konusu: Senaryosu Gülse Birsel tarafından yazılan ve D Yapım tarafından prodüksiyonu gerçekleştirilen Türk durum komedisidir. Jale Atabey tarafından yönetilen dizi, 13 Ocak 2012'de Kanal D'de yayınlanmaya başladı ve dizinin müzikleri Nil Karaibrahimgil tarafından yapıldı.
Yalan Dünya, Cihangir'de yan yana yaşayan, Türkiye'nin iki uç hayat tarzından gelen iki ailenin komik hikâyelerini ele almaktadır. Dizinin fikri, Cihangir'de ofis ararken ortaya çıktı. Dizi 26 Kasım 2012'den itibaren her Pazartesi 20:00'de yayınlanmaya başladı.
Yalan Dünya, Cihangir'de ofis edinmeye çalışan Birsel'in burada tanıştığı "insanlar, emlakçılar, ev sahipleri falan" ile ortaya çıktı ve Birsel, "bir günde hızlı hızlı" yazmaya başlayarak diziyi oluşturdu.
Dizinin Konusu: Sinan Çetin'in yapımcılığını ve Gülse Birsel'in senaryosunu üstlendiği bir durum komedisidir. Plato Film stüdyolarında çekilen dizinin ilk bölümü 11 Şubat 2004 tarihinde atv ekranlarında gösterime girdi. Tamamen yerli uyarlama olan programın ilk sezonunda yönetmen koltuğuna Hakan Algül oturdu ve ilk sezonu 23 Haziran 2004 tarihinde 19. bölümü ile sona erdi. Jale Atabey'in yönetmenliğini yaptığı dizinin ikinci sezonu 20. bölümüyle 8 Eylül 2004 tarihinde yayınlanmaya başlandı ve 58. bölümüyle 15 Haziran 2005 tarihinde sezon arası verdi.
Engin Günaydın'ın idare müdürü rolü ile kadroya dahil olduğu dizi, üçüncü sezona 14 Eylül 2005 tarihinde başladı ve 93. bölümünün yayınlandığı 21 Haziran 2006 tarihinde sona erdi.
Peker Açıkalın, Tolga Çevik, Hasibe Eren ve Sarp Apak'ın oyuncu kadrosuna katıldığı dizinin dördüncü sezonu 13 Eylül 2006 tarihinde başladı ve Serdar Ortaç'ın konuk oyuncu olarak katıldığı sezon finaliyle 27 Haziran 2007'de sona erdi. 19 Eylül 2007 tarihinde başlayan beşinci sezon, 4 Haziran 2008 tarihinde sona erdi. 4. sezonda 100. bölümünde dizinin biteceğine dair bilgiler verilmesine rağmen, daha sonra alınan kararla dizi devam etti. Dizinin altıncı sezonu 24 Eylül 2008 tarihinde 163. bölümüyle gösterime girdi. Dizinin senaristi Gülse Birsel, diziyi Haziran 2009 tarihinde bitireceğini duyurdu. 24 Haziran 2009 Çarşamba günü, dizi 190. bölümünü yayınlayarak televizyon hayatına son verdi.
Avrupa Yakası dizisinde oyuncu kadrosu her sezon değişse de Gülse Birsel, Gazanfer Özcan, Levent Üzümcü, Şenay Gürler, Hale Caneroğlu, Yavuz Seçkin, Veysel Diker ve Yıldırım Öcek ilk altı sezonda yer alan oyunculardır.
Nişantaşı'nda yaşayan Sütçüoğlu ailesi ve Avrupa Yakası dergisi çalışanları ile onların yakınlarının komik öyküsünü anlatan dizi, yayınlandığı ilk beş sezon sonunda 40 milyon TL'lik ciro yaptı ve dizinin yapımcısı olan Sinan Çetin'e 4 milyon dolar kazandırdı.
Dizinin senaryosu Gülse Birsel tarafından yazıldı. Daha önce aynı kanalda g.a.g. adlı TV reklamlarını yorumlayan mizahi bir programı sunan ve programın metinlerini hazırlayan Birsel, diziye konu olacak hikâyeyi bulduktan sonra saatte dört-beş sayfa yazdığı senaryoyu ortalama dört günde bitirmektedir. Birsel, karakterleri yazarken kendisinde var olan ruh halini, "yazarken, bazen sanki kulağıma kendi repliklerini, kendi şakalarını fısıldadılar, kendi hikâyelerini yarattılar." sözleriyle dile getirdi. Yönetmen koltuğunda ilk sezonda Hakan Algül yer alırken, ikinci sezondan sonra Jale Atabey diziyi yönetti. Dizinin yapım şirketi, Sinan Çetin tarafından 1986 yılında kurulan Plato Film'dir.
Dizinin Konusu: 8 Ekim 2012'de yayına başlayan Türk Televizyon dizisi. Başrollerinde Kenan İmirzalıoğlu, Bergüzar Korel ve Çetin Tekindor’un olduğu dizi atv'de yayınlanmaktadır.
Dizi, Türkiye'de olduğu kadar yurtdışında da büyük ilgi görmüştür. Yayın hayatına başladığı ilk haftalardan itibaren Yunanistan'da çok popüler olmuştur. Yunanistan'ın en çok satan dergisi Tiletheatis'de Karadayı'yı Türkiye'de ilk yayımlandığı günlerde keşfetti. Haftalık basılan dergi Türkiye'de 18'inci bölümü yayınlandığı günlerde diziyi 12 kez kapağına taşıdı ve dizinin DVD'lerinin de dağıtımını üstlendi. Dizi, 6 Mayıs 2013 tarihinde Yunanistan'da yayınlanmaya başladı.
35 yaşındaki Mahir (Kenan İmirzalıoğlu) 1970'li yıllarda İstanbul ili Beyazıt mahallesinde ailesi ile birlikte ikamet etmektedir. Mahir babası Nazif ile birlikte ayakkabı yapıp satarak geçimini sağlamaktadır. Fakat birgün ailenin babası Nazif işlemediği bir cinayet yüzünden idam cezası alır.
Mahir artık bundan sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak için uğraşacaktır. Fakat aynı zamanda imkansız bir aşkın pençesine düşecektir. Çünkü Mahir babasının davasına bakan hakime hanım Feride'ye (Bergüzar Korel) aşık olmuştur.
Dizinin Konusu: Türk gençlik drama dizisi. Timur Savcı tarafından yaratılan dizi Seferihisar'da ve İstanbul'un çeşitli semtlerinde çekildi. İlk gösterimini 31 Mayıs 2007'de Kanal D'de yaptı ve 30 Ağustos 2011'de "Ve Dünya Bizi Yakınlaştırmak İçin Döndü" isimli 170. bölümüyle sona erdi. Tekrarları hafta içi her gün 13.15'de tv2'de yayınlanmaktadır.
Dizi bir Ege kasabası olan Urla'da yaşayan Deniz (İbrahim Kendirci), Aslı (Pelin Bekiroğlu), Efe (Dağhan Külegeç) ve Mine'nin (Aslı Enver) hikâyeleri etrafında döner. Mutlu ve güvenli ailesinden kopup kendi yolunu bulmaya, büyümeye çalışan Deniz'in; idealist, güçlü, maddi zorluklara rağmen okuyan, hayata karşı sert görünmeye çalışan hassas Aslı'nın; rahat ve esprili tavırlarıyla içindeki acıyı saklamaya çalışan Efe'nin ve ayrık otu, isyankar Mine'nin sıkı dostlukları, ilk aşkları, ÖSS sınavı baskıları, okul hayatları, aşılmaya çalışılan aile sorunları anlatılır.
İlerleyen zamanlarda Mine ve Deniz, Aslı ile Efe sevgili olurlar. Fakat üçüncü sezonda bu 4 başrol bir arabadayken kaza yaparlar ve araba denize uçar.Arabanın içinden herkes çıkarılır.Fakat Efe arabada yoktur. Oysa ki Aslı ve Efe o sırada evlenmeye gidiyorlardır. Aradan zaman geçer ve kaza hepsinin karakterinde değişikliklere yol açar. Hayatlarına Güven adında farklı bir insan (Sarp Apak) girer. Güven ve Aslı nişanlanıp nişanı atar. Sonra Efe tekrar ortaya çıkar. Fakat hastadır ve ameliyata girmeden kalbi durur ve ölür.
Aradan 5 yıl geçer; Aslı Efe'den olan bir çocuk dünyaya getirir ve adını Efe koyar. Mine ise Deniz'den olan çocuğu Derya'yı doğurur; fakat Deniz 5 yıl boyunca hiç gelmemiştir. Güven hapiste yatmaktadır. Hapisten çıktığında taşlar yerinden oynar ve Deniz geri gelip kızına ve karısına sahip çıkar. Güven Öykü diye bir kıza aşık olur, ikisi de bir yerde uzun süre kalmayı sevmiyorlardır ve beraber yolculuğa çıkarlar. Deniz ile Mine barışmıştır ve kızları Derya ile mutlulardır. Aslı ise tek aşkı yani oğlu Efe'ye tutunup yaşamaya devam eder.
Dizinin Konusu: Barakuda Film tarafından yapılıp Kanal D'de yayınlanan Polisiye, Komedi türündeki Türk televizyon dizisi. ABD yapımı Monk dizisinin yerli uyarlamasıdır. 4 sene önce karısı ölen Galip Derviş'in obsesif kompulsif bir kişiliğe sahip dedektif Galip Derviş her bölümde farklı olayları inanılmaz bir dikkat ve zeka ile çözdüğü, komedi ağırlıklı polisiye bir dizidir.
Dizi 21 Mart 2013'te Kanal D'de yayına başlamış, 20 Haziran 2013 günü ilk sezonun finalini yapmıştır. Dizinin ikinci sezonu, 19 Eylül 2013 günü Kanal D'de başlayacaktır.
NBC Universal'dan format hakları satın alınan "Galip Derviş", 21 Mart 2013'te Kanal D'de başladı. Diziyle ilgili ilk haberler Kasım 2012'de medyada çıktı. Başrollerini Engin Günaydın ve Algı Eke'nin paylaştığı dizinin yönetmenliğini Barış Pirhasan, senaristliğini ise Barış Pirhasan ve Azime Güç yapıyor. Dizinin müzikleri ise Tolga Çebi tarafından yapılıyor.
Engin Günaydın'ın "Galip Derviş", Algı Eke'nin "Hülya", Orhan Güner'in "Başkomiser İzzet" ve Ersin Korkut'un da "Komiser Ahmet" karakterlerini canlandırdıkları dizinin başkahramanı, eski bir komiser olan ve obsesif kompulsif kişilik bozukluğu nedeni ile açığa alınan Galip Derviş.
Dizinin Konusu: Cevahir (Ufuk Özkan) 28 yaşlarında genç bir delikanlıdır. Almanya'dan yeni dönmüş ve eski aşkı Şukûfe (Zuhal Topal)'yle evlenmek istemektedir. Fakat en eski düşmanı Koyu Bilal (Fırat Tanış) da bu amaçtadır. Bu yüzden sürekli birbirleriyle kavga ederler. Fakat ikinci sezonda Şukûfe'nin evlenmesiyle aralarındaki rekabet biter. Ama bu sefer de Koyu Bilal'in hapisteki arkadaşı Katip'in kardeşi Zeynep'e aşık olurlar. Cevahir'in küçük kardeşi Nazan (Bihter Dinçel) ise küçüklük aşkı Mürsel'le (İlker Ayrık) evlenmeye çalışmaktadır fakat hep bir olay buna engel olur ama evlenmişlerdir ve ikinci sezonda Somer Tuna adında bir çocukları olmuştur. Cevahir ve Nazan'dan sonraki en küçük kardeş Zekai (Bora Akkaş) ise Matematik dersi süper olan zeki ve bir o kadar da kurnaz olan bir çocuktur. Zeynep (Rojda Demirer)genç ve güzel bir kızdır. Eczacılığı henüz bitirmiştir. Cevahirlerin evinde bir oda kiralamaya karar verir. Ancak kişilikleri uyuşmadığı için hep kavga ederler. Fakat yavaş yavaş Zeynep Cevahir'e, Cevahir de Zeynep'e aşık olmaya başlamışlardır.
Mini Yorum: Zannedersem gelmiş geçmiş en komik Türk dizilerinden biridir kendileri. Zaten Türkiye'de komik dizi toplasan üç beş tanedir ve ilk üçte Geniş Aile hep olmalıdır. Bitmesinin esas nedeni olarak bir çok şey sürüldü ortaya; kanal değişti, asıl hikaye çok değişti vs vs. lakin Geniş Aile ab ve totalde gün birincisiyken Doğan Medya'nın diğer kanalını kalkındırmak için verilmiştir ve Star'a geçtiği ilk bölüm Kanal D'dekinden daha yüksek reyting almıştır. Bayağı bir zaman 3. sırada en kötü 5. sırada sürüp gitmiştir. Fakat dizideki esas düşüş sanıldığı gibi senarist, kanal veya yapımcı kaynaklı değildir, tamamen başrol oyuncularından kaynaklıdır.
Zuhal Topal: İzdivaç programından dolayı sete geç gelirdi. Bütün set ve diğer oyuncular Zuhal Topal'ın geleceği o iki güne endeksliydi. Senariste sürekli Zuhal Topal için toplu mekan yazması, yönetmene de Zuhal Topal'ın sahnelerini hızlı çekmesi için baskı yapılmaya başlandı. Zuhal Topal Geniş Aile'de daha da ünlü olunca artık daha az gelmeye başladı sete; artık sinirler öyle gerilmişti ki, yönetmen Ömer Uğur aşırı strese bağlı mide kanaması geçirdi. Zuhal Topal yüzünden geçirdi demiyorum ama bir sebebi de buydu ve en nihayetinde Zuhal Topal'ın çıkarılmasına karar verildi. senarist bütün sezon sonu planlarını değiştirmek zorunda kaldı.
Fırat Tanış: Aşırı alkol problemi yüzünden iki tür insanı canlandırmaktadır. Bir - alkolsüz Fırat Tanış. İki - alkollü Fırat Tanış. Alkolsüz Fırat Tanış şeker gibidir, set çalışanlarıyla olsun diğer oyuncu arkadaşlarıyla olsun uyum içindedir. Alkollü Fırat tanış ise bunun tam tersidir. Geniş Aile'nin ikinci sezon ikinci yarısında özel hayatındaki bazı olaylardan dolayı hiç haber vermeden sete gelmedi. Telefonlarına ulaşılamadı, kesin olarak diziden ayrıldığını beyan edip seti ortada bıraktı. Senarist apar topar bir gecede senaryonun yarısını değiştirdi ve finalde yapmayı düşündüğü şeyi yapmak zorunda kaldı, Müfit'i konuşturdu. Daha sonra Fırat Tanış'a bir şekilde ulaşıldı ve son bir bölüm oynaması için ikna edildi. Çok kötü oynamasının yanı sıra senaryodaki değişiklikler ile karman çorman bir bölüm oldu. Apar topar hale Caneroğlu diziye dahil edildi ve planlanan ikinci sezon finali de değişmiş oldu.
Rojda Demirer: Aşırı kaprisli bir hanımefendi. Sette bir programlama hatası yüzünden yönetmen dahil herkesi azarladı ve diziden çıkarıldı. Böylece planlanan 2. sezon finali üçüncü defa değişmiş oldu.
İsmini vermek istemediğim üç başrol oyuncusu: İkinci sezonun başında kazan kaldırdılar; zam istediler, dizide en çok ücreti alan bu üç oyuncu sete gelmediler. Sorun bir şekilde giderildi fakat bu haksız isyan diziyi duraklattı ve zarar verdi. İki ya da iki buçuk sezon boyunca tam 10-11 oyuncu çıktı Geniş Aile'den ve hepsi bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı. Oyuncular ünlendiklerini hissetikleri zaman gerçekten kendilerine ve işlerine çok zarar veriyorlar. O yüzden komedi dizileri 'gerçek' ünlü oyuncularla çekilmelidir.. Onca olaydan ve yaşanandan sonra bile bu güzide dizi listemizde 20. sıradan da olsa yerini almayı biliyor tabi.
Dizinin Konusu: Berna ile Teoman iyi bir aile kurmak için evlenmişler; ancak şiddetli geçimsizlik nedeniyle ilk celsede boşanmışlardır. İkisi de ortak satın aldıkları evden ayrılmak istemeyince, salonu bir paravanla ortadan ikiye ayırarak, boşanmış olarak aynı evde yaşamaya devam ederler. Aslında birbirlerini hala sevdikleri ancak söylemekten çekindikleri için, eski eşlerinin başka biriyle ilişkiye girmelerini istemez ve birbirlerini sürekli kontrol ederler. Teoman'ın en iyi arkadaşı Feridun Bitir her bölümün başında yalan dolan dolu yeni bir iş planı/projesiyle Teoman'a gelir ve Yırttık abicim, yırttık! der ancak bu planın bir ucu da Dijital Binali'ye dokunduğundan bölümün sonunda kendini Binali'nin adamları Mozart Yakup ve Dozer Mehmet tarafından pataklanmaktan alıkoyamaz. Dayak başladığı anda bölüm biter ve jenerik müziği çalmaya başlar.
Mini Yorum: 1999-2004 yılları arasında ağırlıklı olarak TRT, onun dışında son zamanlarında ATV ve Star TV kanallarında yayınlanmış olan; bir zamanların efsane komedi dizisidir kendileri. Hatta öyle bir efsaneki 19. sıradan da olsa illaki bu listede yerini alması gereken bir diziydi ve 2005 öncesi olsa da hakkını teslim etme zorunluluğunu hissederek bu listeye eklemiş bulunmaktayım kendilerini.
Dizinin baş karakterleri görünüşte Teoman, Berna çifti gibi görünsede aslında diziyi taşıyan ve daha fazla izlenebilir kılan, zaman zaman hepimizi kahkaha komasına sokan karakterleri yan karakterlerdi. Feridun Bitir, Dijital Binali ve adamları gibi. Zaten bu ikili yetiyordu bizleri güldürmeye ya neyse.. :))
Bu dizi ile ilgili üzüldüğüm bir nokta da şu olmuştur. Yanılmıyorsam 400'den fazla bölüme sahip olan dizi; güzel bir son ile değil de Star Tv de yayımlandığı sırada reytingleri düşük olduğu için apar topar, bir anda sonlandırılmıştır! Daha doğrusu sonlandırılmamış, yayından kaldırılmıştır. Böylesi güzel bir dizi daha güzel bir sonu hakediyordu ama maalesef olmadı işte..
Dizide yer alan bazı önemli karakterleri şöyle kısaca bir hatırlamak ve tanımlamak gerekirse:
Teoman Acaroğlu: Berna Acaroğlu'nun eski kocası. Berna ile boşandıktan sonra aynı evi paylaşmaya devam etmek zorunda kalmıştır. Fotoğrafçılık yapmaktadır ve Teober adlı bir fotoğraf stüdyosu vardır. En büyük hayali yönetmen olmaktır.
Berna Acaroğlu: Teoman Acaroğlu'nun eski karısı. Teoman ile boşandıktan sonra Teoman ile aynı evi paylaşandır. İç Mimarlık şirketinde çalışmaktaydı. Naif, romantik ve duygusal bir karaktere sahipti özünde.
Feridun Bitir: Dizinin efsane karakterlerinden birisiydi. Hala bile hafızalardan silinmemiştir. Bu girişimci genç iş adamı adayı hemen her bölümde değişik bir projeyle ortaya çıkar ve is için gerekli sermayeyi bulmaya çalışırdı. Ama sonu hep hüsranla biten bu girişimleri çevresinde ki insanların canını çokça yakmıştır. Kendisine zengin iş adamı süsü vermek için sürekli puro içerdi dostumuz.
Dizinin Konusu: Hikaye Karayip açıklarında lüks bir Cruise gemisinde başlar. 45 yaşına kadar hayatta hiç sorumluluk almamış, kız kardeşi ve eniştesini trafik kazasında kaybetmesinin ardından 3 yeğenine bakmak zorunda kalmasıyla yerleşik bir hayata geçen Samim, yıllar sonra terk edip gittiği nişanlısıyla aynı mahallede, hatta karşısındaki evde oturmaya başlar. Samim'in gemiden arkadaşı Ali ise onunla tanıştıktan sonra bütün hayatını planladığını düşünür. Ama hayat siz plan yaparken başınıza gelen şeymiş. Ali günlerce kendini terk eden Ahsen'in izini sürer. Sonunda İstanbul'a geldiğini öğrenir ve onun bulabilmek için İstanbul'a gelir. İstanbul'da tanıdığı tek bir kişi vardır: Samim! Bir yandan aşık olduğu Seyhan, bir yandan peşini bırakmayan ilk aşk Ahsen! Ali iki aşk arasında bildiği her şeyi unutur. Bu kadar kesişen yollar arasında hayat kavga gürültü, neşe eğlence son hız devam etmekte. Herkes can havliyle hayatın bir ucundan tutunmaya çalışmaktadır.
Mini Yorum: Ne yapsam ne etsem diye düşünülen tatil döneminde yeniden izlemeye başladığım dizi. ''insanlar yarımşar saatlik yabancı dizilerle keyiflenirken ben neden her bir bölümü bir buçuk saate yakın süren bir diziye başladım, dizi yerine film izlesem ohoo şimdiye kaç film bitirmiştim'' diye hayıflansam da bazı bazı, son günlerimi anlamlı kılan yegane şey.
Meliha'nın çalan kapıyı açmaya giderken duyulan şıpıdık şıpıdık terlik sesleri, Halim'in zamanlı zamansız tepkileri, Samim'in birisi gülünce hemencecik gülen yüzü, Feride'nin kadın halleri, koca yanağın sıkılası yanakları... ve daha bir sürü şey derken insana esasında ne kadar da yalnız olduğunu hissettiren bir dizi aynı zamanda. kahkahalar atıyorum, ağlarken buluyorum kendimi ama en çok da özeniyorum o sıcacık ilişkilere, içten gülüşlere.
Hayatımda izlediğim en iyi Türk televizyon dizisidir de diyebilirim (kendi dalında tabi). İlker Aksum, Şebnem Bozoklu, Uğur Yücel, Ezgi Mola gibi bir kadro Türkiye'ye biraz zor gelir. O içtenlik, o samimiyet bambaşka. Bitmiş olmasını bile yakıştıramıyorum bu diziye. Öyle anlar bilirim ki; bir dakika içerisinde önce gözlerden yaşlar akar ve hemen sonra da kahkahalara boğar. Kesinlikle 2000'li yılların en iyi 20 yerli dizisinde kendine yer bulmayı hak eden bir diziydi...
Dizinin Konusu: Doktorlar, başrollerini Kutsi ve Yasemin Ergene'nin oynadığı bir hastane dizisidir. 28 Aralık 2006 tarihinde Show TV'de başladı ve Grey's Anatomy dizisinden uyarlanmıştır. Dizide doktorların yaşantıları ve aşkları konu edilmektedir. Dizi tekrarlarına olan ilgiden dolayı 2010'da tekrardan yayına başlamıştır. Bu kez başrolde Yasemin Ergene yerine Leyla Göksun oynamıştır. Düşük izlenme oranlarından dolayı 10. bölümüyle ikinci kez ekranlara veda etmiştir. Tekrar bölümleri her yaz Show TV'de yayınlanırken 2013 yazında yayın hakları FOX'a satılarak FOX'da yayınlanmaya başlamıştır.
Mini Yorum: Herhangi bir yorum yapmama gerek olduğunu düşünmüyorum çünkü neredeyse her yaz ya Show Tv yada Fox ekranlarında tekrar bizlerle buluşan dizidir kendileri. 4 koca sezon yayında kaldıkları ve ardından 3 yaz üst üste tekrar bölümleriyle karşımıza çıktıkları için 'ayıp olmasın' kıvamında listeye giren dizidir.
Dizinin Konusu: Dudaktan Kalbe, yazar Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı romanından uyarlanan, Show TV tarafından yapılan televizyon dizisidir. Başrollerde Aslı Tandoğan, Burak Hakkı, Özge Özder, Yiğit Özşener ve Fadik Sevin Atasoy vardır. Reşat Nuri Güntekin'in ölümsüz eserlerinden biri olan dudaktan kalbe showtv ekranlarında salı 22.00 oynamıştır. Dizinin son bölümünde Hüseyin Kenan intihar etmiştir. Lamia, Cemil ile evlenmiştir.
Mini Yorum: Annem zamanında fena taktı bu diziye. Sen kitabını okudun söyle bakalım Cemil ve Makbule ne olacak dedi. Anne romanda bunlar yok diyorum ama inanmıyor kadın. Çok ısrar edince anne boşver bunu Kenan ölecek Lamia başkasıyla evlenecek Cavida isen Namık'la evlenecek dedim sadece isimleri bilip 1-2 bölüp annem sayesinde göz attığım için; atıyosun dedi. Tamamiyle dizi müziği ve anneme olan saygımdan ekliyorum bu diziye listeye ama eminimki oldukça izleyicisi de bulunmaktaydı...
Dizinin Konusu: Elveda Rumeli, 1896-1897-1898-1907 yıllarında geçen ve dramatik bir kurgusu olan öyküyü anlatan dizi filmi. Dizinin oyuncu kadrosu ve teknik ekibinde Türk ve Makedonlar yer aldı. Dizi, Makedonya'da Manastır dolaylarında çekildi. Dizinin 3. sezonunda bazı önemli karakterleri canlandıran oyuncular diziden ayrıldı, ayrıca 2. sezonun sonunda dizinin reytinglerinde düşüş olması nedeniyle; dizi 19 Ekim 2009 tarihinde yayınlanan 83. bölümü ile sona erdi.
Mini Yorum: En eğlenceli sahnelerini bile gözlerim dolu dolu izlediğim, yıllardır yapılmasını beklediğim, Filiz Ahmet ve Ertan Saban'ın oyunculukları önünde saygıyla eğildiğim, bölüm sonlarındaki gurbet türküsü ile boğaza yumru oturtan, diziden ziyade bizimkilerin hikayelerinin camda can bulması gibi bir şey...
Yayına girmesinden 2-3 bölüm sonra izlemeye başladığım, tarih dersi niyetine izlenebilir olmakla beraber sevimli bir ailenin başından geçen sevimsiz olayları anlatan, kimi zaman "olmaz böyle şey, olmamıştır" diye televizyona doğru çığırmamıza neden olan dizidir kendileri. Tüm karakterleri "nev-i şahsına münhasır". Her birinin gözünden başka bir dünya görünüyor ki iki sahne birbirinin aynısı olmuyor. Bu bakımdan tek düzelikten uzak olması insanın içini açıyor. Kesinlikle izlenebilesi yüksek bir Türk dizisidir...
Dizinin Konusu: Dizinin başrollerinde Savaş Dinçel Nusret Baba, Ahmet Yenilmez Celal, Cem Kılıç Korkut, senarist ve Heredot Cevdet rolünde ise Hasan Kaçan vardır. Başrol oyuncularından Savaş Dinçel, Sessiz Gemiler dizisinin çekimi sırasında rahatsızlanarak ciddi bir operasyon geçmiş, daha önce benzeri bir operasyon ile bağlantılı bir komplikasyon sonucu 20 Aralık 2007 tarihinde İstanbul'daki evinde iç kanama geçirerek ve aynı gün Memorial Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir.[1] 21 Aralık 2007 tarihinde Cenazesi İstanbul'daki Zincirlikuyu Mezarlığı'na toprağa verildi. Orta direk Türk aile yapısını örneklemede başarılı bir örnek olarak Türk halkı tarafından benimsenmiştir. Özellikle, Türk dilinin kullanımındaki özen ve unutulmaya yüz tutmuş deyim ve atasözlerinin bol bol kullanılması ile dikkat çekmiştir.
Mini Yorum: Yıllar önce ailecek zevkle seyrederdik. Dizi seyretmeyi pek sevmeyen ben ise, rahatlıkla gelmiş geçmiş en iyi Türk dizileri arasında sayabilirim bu güzel şeyi. Konsepti çok kaliteliydi, senaryosuyla, oyuncularıyla, karakterleriyle bambaşkaydı. Şimdilerde ilk bölümlerinin tekrarı gece yayınlanıyor, yine güldürüyor, duygulandırıyor.. Tek kötü yanı sanırım sonlara doğru senaryonun sıçmasıydı ama olsun her şeye rağmen bu sırayı hak eden bir diziydi; her ne kadar 2005 yılında bitmiş olsa da.
Dizinin Konusu: Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğluyla evlenmiş, fakat aile bu evliliğe şiddetle karsı çıkmış ve oğullarını evlatlıktan reddetmişlerdir. Eşini, oğlu henüz bir yaşındayken trafik kazasında kaybeden Şehrazat, kısa süre sonra oğlunun lösemi olmasıyla bir kez daha sarsılır. Kaderin ağır sınavından geçen genç kadın, çaresizlik içinde tedavi için gerekli olan 200.000 $(Dolar)'ı bulmaya çalışır. Kendi çabaları ile para bulur fakat 150.000 $ daha gereklidir. İstenmediğini bile bile çocuğu için zengin kayınpederine gider, durumu anlatır ve para ister fakat vicdansızca evden kovulur. Son çare olarak henüz üç ay önce işe başladığı ve deneme süresinin dolmadığı BinYapı Holding'in patronu Onur Aksal'dan borç ister. Fakat genç patron Binbir gece roman kahramanı Şah Şehriyarın kadınlara asla inanma felsefesinden yola çıkarak ağır bir bedel ister. Onur onunla bir gece geçirmesini ister. Bu herşeyin başlangıcı olur.
Mini Yorum: Komedinin karikatürleştirildiği dizidir kendileri. Severek izlerdim, hala Fox Tv'de öğlenleri yayınladığında eğlenerek izleyebiliyorum yalan yok yani.. :))
Din hocası olan Hidayet Hoca, solcu Cumhur Hoca ve cumhuriyetin idealist kadın öğretmeni Afet Hoca. Aslında izlerken küçüktüm, pek dikkat etmiyordum ama basit de olsa bu karakterlerin dizide olması acayip iyi olmuş. "inna sabirin", "son tahlilde" ve "hoca camide" mottoları da dile takılıyor gerçekten. Komedinin yanında verdiği mesajlarla da değişik dünyaları bize yansıtması bu dizideki kalitenin göstergesi değil mi?
Bunların yanında alternatif Hababam Sınıfı olması sebebiyle çok eğlenceliydi. Ortega, var mısın arif, barbie, kopil ve törpü gibi lakaplarla daha sıcak karakterler üretmeyi başarmış bu diziyi sevmediğini iddia edenler bile bu diziyi bir süreliğine izlemişlerdir...
Dizinin Konusu: Bütün hayatını beş çocuğuna iyi fikirler ve temiz ahlak vermeye adayan Ali Rıza Bey, bir haksızlığa göz yumması istenince kaymakamlık görevinden istifa eder. Kızı Necla da İstanbul’da üniversiteyi kazanınca, ailece İstanbul’a yerleşmeye karar verirler.
Aileden kalma eski evin tadilatı, Leyla’nın üniversiteye hazırlık kursu, Necla ve Ayşe’nin okul masrafları derken Ali Rıza Bey’in emekli ikramiyesi erimeye başlar. Ali Rıza Bey yeniden çalışmaya başlar. Yeni işinde de ilkelerinden ödün vermesi istenince yine istifa eder.
Şartlar artık daha zor olduğu için, Hayriye Hanım bu kararını desteklemez ve evde huzursuzluklar başlar. Askerden dönen Şevket bir bankada çalışmaya başlayınca Ali Rıza Bey’in yükü hafifler. Ama Şevket gönlünü evli bir kadına kaptırınca işler değişir. Ferhunde kısa zamanda dizginleri ele alır. Evin bütün düzenini değiştirir. Oğuz adlı kişinin de aileye sinsice girmesiyle beraber olaylar yavaş yavaş kötüye gider.
Ferhunde’nin bitmek tükenmek bilmeyen oyunları, Şevket'in, karısının isteklerine boyun eğişi, Leyla ve Necla’nın akılları bir karış havada davranışları, Hayriye'nin evi idare edemeyişi aileyi zor duruma düşürür. Ali Rıza Bey dirense de karşı koyacak gücü yoktur. Çaresiz, ömrünün sonuna dek seyretmeye mahkum olduğu "Yaprak Dökümü" başlamıştır bir kere...
Yaprak Dökümü yayınlandığı tarihten, final bölümüne kadar zirveden hiç inmemiş ve fenomen haline gelmiştir. Özetleri ve tekrarları bile reyting listelerinde hep üst sıralarda yer almıştır. Dizi sayesinde popülerliğini arttıran ve fan kitleleri edinen iki isim Deniz Çakır ve Fahriye Evcen'dir.
Dizinin Konusu: Ömer Uçar Ismail Filiz, bir tamirhanede çırak olarak çalışmakta ve ailesiyle birlikte mütevazi bir hayat sürdürmektedir. Babası Mümtaz Bey (Beyazıt Gülercan) marangoz ve aile şerefine çok dikkat eden, dürüstçe yaşamayı kendine ilke edinmiş bir insandır. Annesi Meliha Hanım (İpek Bilgin) görme özürlü ama sezgileri çok kuvvetli bir kadındır. Ömer etrafındakilere çok çabuk inanan ve güvenen birisidir. Tamirhanedeki abisi saydığı Kerpeten Ali (Barış Falay) ve çocukluktan arkadaşı olan Cengiz (Yiğit Özşener) en yakın arkadaşlarıdır. Ve bir de uğruna canını verebileceği, aşık olduğu Eyşan'ı (Cansu Dere) vardır.
1997 yılında Ömer askerden döner. Artık bütün sevdikleriyle birliktedir. Eyşan ile evlenecek, yeni bir hayat kuracaktır. Ama hesap etmediği bir şey vardır. O askerdeyken arkadaşları ve sevdiği kadın için şartlar değişmiştir. Cengiz, bir kumarhanede çalışmakta ve hep zengin olmanın hayallerini kurmaktadır. Eyşan ise bir zamanlar terk ettiği babası ve kardeşiyle karşılaşacak, hayatını etkileyecek zor bir karar vermek zorunda kalacaktır. Kardeşi Bahar hastadır ve yüksek maliyetli bir tedaviye gereksinimi vardır. Eyşan'ın babası (Salih Kalyon) ise gereken parayı bulacakları bir plan yapmıştır. Bu plana göre bir kumarhane soygunu yapılacaktır ve bu iş için dört kişi gerekmektedir. Birinci kişi (Cengiz) bilgi sızdıracak , ikinci kişi (Kerpeten Ali) cinayet işleyecek kadar gözü kara olacaktır. Üçüncü kişi, tüm suçun atılacağı saf biri olacaktır (Ömer) ve dördüncü kişi bütün bu organizasyonu sağlayacak, gerekirse yalan söyleyebilecektir (Eyşan).
Soygun başarıyla gerçekleşir ve plan sorunsuz bir şekilde işler. Ömer soygun ve cinayetten hapse girmiş; Ali, Cengiz ve Eyşan ise zengin olmuştur. Ömer, hapishanede sonuna kadar güvendiği insanlardan yediği bu darbenin acısıyla, kafasını kemiren sorularla uğraşırken birisi ona yardım elini uzatmıştır. Bu kişi Ramiz Karaeski'dir (Tuncel Kurtiz). Ramiz hayatın şifresini çözmüş biridir. Zenginliği de fakirliği de yaşamıştır. Uzattığı ele cevap alan Ramiz, hapishanede Ömer'e hocalık yapmaya başlamış, gözünün açılmasını sağlamıştır. Aradan sekiz yıl geçer. Hapishanede çıkan isyan sonucu devlet müdahalesi olmuş; çıkan çatışmalarda Ömer, yüzünden bir daha yüzü anlaşılamayacak şekilde yaralanmış ve çatışma sonunda kayıtlara ölü olarak geçmiştir. Fakat kayıtlara ölü olarak geçse de gerçekte sağ olan Ömer yüzü ağır yara aldığı ve intikamını almak istediği için, Ramiz'in de yardımıyla hastahaneye gönderilip yüzünü, sesini ve fiziğini, özetle kendini değiştirtmiştir. Artık o Ömer değildir. Ömer ise hapishane isyanı sonucu hayata veda edip, mezara gömülmüş bir bedenden ibaret kalmıştır.
Ömer kendini değiştirttikten sonra Ezel Bayraktar adını almıştır ve zaman geçtikçe gerektiğinde acımasız olabilen, dünyaya şüphe ile bakan, soğukkanlı, mesafeli ve kıvrak - ince zekalı bir kişiliğe bürünmüştür. Ezel (Kenan İmirzalıoğlu) bu şekilde başlayan yeni hayatına bir süre devam ettikten sonra artık tamamen intikam alabilecek niteliklere de sahip olmuştur. Ezeli hem ayakta tutan hem görevi olan tek şey artık Ömer'in intikamını soğuk ve acı bir şekilde onlardan almaktır.
Mini Yorum: Bu muhteşem dizi için fazlaca bir şey yazmama gerek yok aslında, kesinlikle hayatım boyunca o dizinin başlayacağı günü iple çektiğim olmamıştı bu diziden başka. Final bölümüyle salyayı sümüğe katan dizidir. Vedaların yoğunlaştığı dakikalarda o iç burkan drama kayıtsız kalmak çok zordu. Türk televizyonları bir efsane diziye daha veda etti maalesef yıllar önce. İzleyicisinden yapımcısına, oyuncularına, ekibe, Show Tv ve Atv'ye; kısaca emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler...
Dizinin Konusu: Kurtlar Vadisi Pusu'da en büyük, en karanlık hesaplar ortaya dökülecek. Efsane bu kez en acımasız, en pervasız efendisi olan para için birleşmiş küresel çeteye başkaldıracak. Düşman koltuğunda bu defa Mehmet Karahanlı ve ekibi gibi kukla mafyalar değil, bu coğrafyaya hakim olmak isteyen uluslararası güçlerin oluşturduğu küresel çetedir. Bu küresel güç aktörleri ile Polat Alemdar'ın ekibinin buluşma noktası Türkiye'dir.
Polat Alemdar, kendisine verilen görevi başarıyla yerine getirip Kurtlar Konseyi'ni çökertmiştir. Bu görevi layığı ile yerine getirdikten bir süre sonra KGT'nin başına geçerek devlet adına önemli operasyonlarda bulunmuştur. Ancak yeni misyonu daha derin ve daha tehlikelidir. İhtiyarlar adı verilen gizli örgütten aldığı görevle bu coğrafyaya hakim olmak isteyen uluslararası güçlerin oluşturduğu küresel çete ajanlarının ülke üzerinde oynadığı oyunları bozmuş, İhtiyarlar ile direk temas kurarak derin devletin kilit adamı olmuştur. Polat Alemdar, Türkiye'nin gelecek stratejisini oluşturan ve bunu koruyan İhtiyarların hükümlerini yerine getirme ve bu gizli örgütü her türlü tehlikeden koruma görevini üstlenmiştir.
Bütün bunları yaparken Polat'ın yanında ekibi vardır. 10. yılında ekibi daha da genişleten Polat Alemdar, Abdülhey, Erhan gibi eski yüzleri de bulundururken Cahit, Kara, Pusat, Erkan gibi yeni yüzlere de yer vermiştir. Ayrıca KGT Tim üyeleri Akif, Talha, Şamil, Aynura, Haydar, Fatma ve Alptekin de Polat Alemdar'ın milli davasında ilerlemektedir.
Mini Yorum: Ne yalan söyleyim bu diziyi Çakır öldükten sonra neredeyse hiç izlemedim, o yüzden kendi yorumumu yapma gibi bir salaklığa imza atmayacağım. Ama geçenlerde arkadaşımın söylediği bir sözü sizlerle paylaşarak bu diziye olan tutkusunu daha doğrusu dizinin 11. yılını kutlamasını sağlayan onlarca insanın duygusunu sizlere bu sözlerle aktaracağım: ''her ne kadar sıçtı artık filan deyip senaryoyla taşşak geçerek abartı sahneleriyle alay etsem de, hala her fragmanda içimde manasız bir kıpırtı oluşturan dizi bu be abi. Yav dizide şuan Süpermen Polat ve yancılarının İstanbul serüvenlerini izliyoruz; hani evet çok saçma, yeri geliyor komik de oluyor ama ben bu diziden neden ayrılamıyorum arkadaş! Eskilerin hatırına izliyorum sanırım.''
Dizinin Konusu: Kanal D'de yayınlanan polisiye dizi. İstanbul sokaklarında suçluların peşinde koşan bir ekibin sıradışı maceraları ve aile yaşamları konu alınıyor. Dizi 30 Kasım 2012 Cuma gününden itibaren Cuma günleri yayınlanmaya başlamıştır.Aynı zamanda tekrarları Max Smart'da yayınlanmaktadır.8.sezon ile cumartesi günleri yayınlanmaya başlar.
Mini Yorum: Severek izlediğim bir dizi ama sadece denk geldiğim takdirde. İroni falan yapmıyorum harbiden seviyorum her ne kadar takip edemesem de.. Polisiye dizisi olarak başarılı olduğu söylenemez ama insan ilişkileri çok sağlam bu dizide. Yalnız arka sokaklar ekibi pek bir işkolik yahu. Gece devriye, gündüz operasyon. Polislerin çoğunun 12-24 çalıştığını bilmesem normal gelecek yani. Suat Çoban ve çocuklarının neşe dolu maceralarını saymazsak dizideki polislerin sosyal hayatı hiç yok.
Halıya bastıklarını bile görmedim lan..! Hele bir soluklanın yeğenim, bi pikniğe falan gidin ekipcenek. Gerçekten seviyorum Arka Sokaklar'ı ama birazcık kendilerine zaman ayırsalar çok güzel olacak. Okuyorsa Rıza Babanın ellerinden öperim, ha Gezi Olaylarına o muhteşem düşünceli tavırlarıyla müdahale etmedikleri içinde hayal kırıklığına uğradığımı bildirmek isterim...
Dizinin Konusu: Firdevs Hanım, "Melih Bey takımı" diye adlandırılan bir ailedendir. Yaptığı evlilikten Peyker ve Bihter adlı iki kızı olmuştur. Eşi, Firdevs Hanım'a yazılmış aşk mektuplarını okuduktan sonra kriz geçirerek ölür. Kızları Firdevs Hanım'ı pek sevmez. Firdevs Hanım da kızlarından nefret etmektedir. Çünkü ona göre kızları onun gençliğini çalmıştır. Firdevs Hanım'ın kızları zamanla büyür ve Peyker evlenir. Firdevs Hanım ve kızları güzel görünmeye çok önem verirler, çok zarif giyinirler. Firdevs Hanım, dönemin zenginlerinden Adnan Bey ile evlenmek istemektedir. Ama Adnan Bey Bihter’i ister. Firdevs Hanım bu evliliğe başta karşı çıkar ancak daha sonra kabul etmek zorunda kalır. Adnan Bey’in Nihal ve Bülent adında iki çocuğu vardır. Nihal 15 yaşında, Bülent yaklaşık 9 yaşındadır. Adnan Bey Bülent'in doğumundan hemen sonra karısını kaybetmiştir. Nihal önce babasının yeni evliliğine soğuk bakar. Ama Bihter ile tanışınca içi ısınır. Bununla birlikte, artık babasına karşı mesafe almıştır. Ancak, Bihter'le anlaşamayan aşçı Şakire Hanım'ın, eşi Süleyman Efendi ve kızları Cemile ile birlikte evden ayrılması nedeniyle Nihal Bihter'den de soğumaya başlar. Kardeşi Bülent'in yatılı okula gönderilmesinden de Bihter'i sorumlu tutmaya başlar.
Bihter iki yıl içinde evliliğinden sıkılır. Çünkü Adnan Bey ile aralarındaki yaş farkı büyüktür ve Bihter ona âşık olmadığını hissetmektedir. Zamanla Behlül ile aralarında yasak bir ilişki başlar. Behlül Adnan Bey’in yeğenidir ve onlarla aynı evde kalmaktadır. Bihter gece herkes uyuduktan sonra Behlül'ün odasına girmektedir.Sabaha kadar ilişki yaşarlar. Nihal zamanla Bihter’den nefret etmeye başlar: Bihter'in Nihal ve Bülent'in odalarını ayırması, Nihal'e göre affedilemez bir harekettir.
Firdevs Hanım dizlerindeki romatizmaları bahane ederek kendi yalısının fazla rutubetli olduğunu öne sürer ve Adnan Bey'in yalısına yerleşmeye karar verir. Aynı dönemde, Nihal’e annelik yapan mürebbiyesi Matmazel De Courton da evden ayrılır ve Fransa'ya geri döner; Nihal onu Bihter'in uzaklaştırdığını düşünmektedir. Nihal'in artık kimsesi kalmamıştır. Babasını eskiden çok sevmesine karşı, şimdi içinde ona karşı bir nefret oluşmuştur. Yaşadığı olayların ağırlığı karşısında, bir gün piyano çalarken baygınlık geçirir; bu olaya yalnızca yalının çocuk yaştaki Habeş hizmetlisi Beşir şahit olur.
Aynı dönemde Nihal Behlül'e bir duygusal yakınlık duymaya başlamıştır; Behlül ise Bihter'e duyduğu aşktan zamanla uzaklaşmakta, yeni arayışlara girmektedir. Firdevs Hanım Adnan Bey'in yalısında kalmaya başladıktan sonra Behlül ile Nihal'i evlendirmeyi planlar. Bu arada, Bihter ile Behlül'ün arasında bir ilişki olduğunu fark eder. Nihal ve Behlül bu fikre önce şaka diye aldırmazlar ama zamanla iş ciddileşir; iki genç birbirlerine aşık olurlar. Bihter Behlül'ün Nihal'e olan aşkını kıskanır. Nihal, Behlül'le evlenme hazırlıkları yaptığı sırada, Behlül ve Bihter arasındaki ilişkiyi sezer.
En sonunda Beşir her şeyi açıklar. Nihal ve Adnan Bey şok geciriler. Evlenecekleri gün Bihter odasında intihar eder. Behlül ise evden kaçar. Bir zaman sonra Adnan Bey ve Nihal eski mutlu günlerine geri dönerler; Şakire Hanım ve Süleyman Efendi eve geri döner, Matmazel de Courton da Fransa'dan geri çağrılır. Ancak Beşir, uzun süredir mücadele etmekte olduğu hastalığına yenik düşerek ölmüştür.
Dizinin Konusu: Türkiye'nin seksenli yıllardaki hayatı, doksanlara geldikten sonra yerini mahallelerden büyük şehirlere, küçük esnaftan büyük süper marketlere, yeni cep telefonları, bilgisayar oyunları hayatımıza girmiştir.Doksanlar dizisi, Türkiye'nin bu değişimini gösterecektir.
Mini Yorum: Çok iyi değil ama yaz günü izlenmelik, çerezlik dizi. İlk bölümden oturmamış olması muhtemel, seksenlerde de aynı sorun olmuştu sonra güzel bir hal aldı. Birçok yeni yüz var aslında dizinin en güzel yanı bu. Bıktık artık her yerde tanıdık yüzleri görmekten, baya bir değişiklik olacak. Bu yeni yüzlerden bana göre en ilginci de tuba rolünü oynayan Derya Baykal ve Ferhan Şensoy'un kızı Derya Şensoy. Bütün bölüm boyunca kim bu kız kavak yellerinin Almancı minesinin ilk zamanlarına ne kadar çok benziyor diye diye izledim meğersem derya Baykal'mış. Biraz donuk ama zamanla yol kateder bence. Kesinlikle zamanla bu sıradaki yerini hak edeceğini düşünüyorum...
90 doğumlu bir insan olarak da pek çok şaşırdığım ayrıntı var. Mesela Tuba arabanın kliması yok mu tarzında bir şey dedi. Klima o zamanlar var mıydı yahu? Bir de gençlerde bir kulaklık var böyle tac gibi olanlardan. Onların da o zamanlardan beri olmasına şaşırdım doğrusu. Belki de bende yoktu sadece lan? :D
Dizinin Konusu: Türkiye’nin 32 yıllık geçmişinin ve değişiminin, klasik bir Türk ailesi üzerindeki etkilerini anlatan eğlenceli bir dönem dizisi olan Seksenler sosyal hayattaki değişimin, hayatımıza giren yeniliklerin bizleri nasıl etkilediğini, geleneklerimizi nasıl çürüttüğünü ve Türkiye'nin nasıl globalleştiğini gözler önüne seriyor.
Mini Yorum: Dizide Ahmet karakteri gülden adında bir karaktere aşık ve aşık olduğunu rahat rahat belli ediyor herkese. Bütün mahalle biliyor Ahmet'in Gülden'i sevdiğini. Ahmet'in annesi Gülden'i istemediği ama oğluna da karşı çıkamadığı için bu duruma çoğu zaman göz yumuyor, Gülden'le konuşmasına falan da ses çıkartmıyor; böyle şirin şirin sitem falan ediyor.
Ahmet'in kız kardeşi de Gülden'in en yakın arkadaşı. Dolayısıyla Ahmet, Gülden'le ilgili haberleri kız kardeşinden rahatlıkla alabiliyor. Gülden ile ilgili evlilik hayallerini, ona duyduğu aşkın ne derece büyük olduğunu falan herkese rahatlıkla anlatabiliyor. Buraya kadar her şey normal. Bunlar normal insanların sergileyeceği davranışlar.
Dizide Ahmet'in kız kardeşi olan nazlı karakteri de Ergun adlı bir adama aşık fakat bunu ölesiye saklaması gerekiyor herkesten. Annesine asla söyleyemez. Abisine dese zaten kıyamet kopar çünkü Ergun da abisinin en yakın arkadaşı. İşe bakın ki Gülden de Nazlı'nın en yakın arkadaşı. Bu olay nazlı için sorun olmuyor ama Ahmet için ölüm kalım meselesi oluyor, neyse. Nazlı ile Ergun'un birbirine aşık olduğu gerçeği ortaya çıkınca 'anne' 5 karış suratla kızının karşısına çıkıyor, (annelerinizin o yüz ifadesini bilirsiniz. O yüz ifadesini ve mutsuz bir anneyi görmektense dayak yemeyi tercih ederim) hemen Ergun'la ciddi ciddi konuşmalar falan. Kız eve kilitleniyor hemen yasaklar geliyor, görüşmeleri yasaklanıyor, anne kızıyla konuşmuyor, bu olay devlet sırrıymışçasına saklanmak zorunda. Sanki kız namussuzluk, hırsızlık yaptı. Bir de 80 darbesi döneminde yaşananların duygusal bir şekilde anlatılması var tabi.
Özetle boktan klasik Türk ailesini en iyi gözlemleyebileceğiniz dizilerden biridir kendileri. Ama kesinlikle izlenilmesi gereken bir dizidir, tabi eğer 80'leri yaşamış biriyseniz...
Dizinin Konusu: Zengin bir kızla fakir oğlanın evlenme isteğiyle başlar. Fakat babaları izin vermez. Ama bu iki genç birbirlerine kavuşmak için ellerinden geleni yaparlar. Başrollerini Ufuk Özkan ve Ecem Nur Özkaya'nın Oynadığı Bir Romantik-Komedi Dizisidir. Yapımcılığını Birol Güven üstlenmektedir.
Mini Yorum: Bilmiyorum neden bu diziyi bu kadar sevdim. Konusu oldukça basit, sıradan ama ekip şahane. Mahsun, Hüseyin Avni Danyal'dan Karadeniz şivesi nasıl konuşulur dersi almalı, o adam tek kelimeyle harika, sadece kızın annesi bazen yapmacık ve gereksiz bir konuşma tarzıyla komik oluyor onun dışında herkes ne yaptığını biliyor.
Son olarak mutfaktakilerin gözlüklü oğlu gibi sevimsiz tipli bir çocuk bu kadar sevimli olabilir mi? O ne tatlı konuşuyor öyle? Sokakta bir yerde yakalarsam ağzını burnunu kırcam onun.
Dizinin Konusu: Oyuncuları Bülent İnal, Burak Yamantürk, Türkan Yılmaz ve Umut Karadağ'în yer aldığı, atv'de yayınlanan dizidir. 2. sezonda Burcu Kara ve Özge Özpirinçci ana kadroya dahil edilmiştir.
Mini Yorum: Kerim Korcan'ın benim okuduğum kitabına adını veren uzun hikayesi yada Novella diyelim. Klasik formların dışında, ilginç bir yapısı var aslında bu hikayenin. aniden, fırtına gibi giriyor, Tatar Ramazan'ın geçmişinden pek bahsetmiyor. Yani Tatar'ın eline bıçağı alıp bahçeye yürüyüşü gibi bir hızla akıveriyor.
Kerim Korcan, Adapazarlı bir saat tamircisinin oğlu. küçük yaşta çalışmaya başlamış, solculuktan on sene hapis yatmış. bu kitabındaki hikayeler de, biri dışında, hapishane hikayeleri. kitaba adını veren tatar ramazan uzunca, yüz sayfa kadar, bir hikaye.
Genel olarak çok beğendim. bir anlatıyı beğenmek demek, aslında bir yere kadar anlatanı da beğenmek demek. Kitabın üslubu, yazarın üslubu. Yazarın üslubu da onun karakteriyle alakalı bir şey. Övüngen bir adam mıdır yazar? lafı çok dolaştırır mı, yoksa diyeceğini pattadanak adamın yüzüne söyleyiverir mi? şakacı mıdır? duygusallaşır mı? işte yazarın karakteri, dilinin de karakterine etki ediyor. kerim ağbi dili tatlı, sohbeti yerinde, garibanın haline acıyan, mert, gerektiğinde sert konuşmasını da bilen bir adam olmalı ki tatar ramazan, bu haliyle ortaya çıkmış. Bize insanların yaşadığı bir yerden insan numuneleri anlatıyor Kerim Korcan. İyisi de var içinde, kötüsü de.
Tatar Ramazan bir sistem eleştirisi olarak okunabilir. en alttakinin sömürüldüğü bir silsile düzeni diyor bu devlet için. ama bu merhametsiz düzeni eleştirirken ince memed gibi bir karakter yaratıp onu evliyalara karıştırmıyor Korcan. gerçekçi çünkü. Tatar Ramazan dediğimiz de pırlanta gibi bir delikanlı olmasına rağmen sonuçta bir kabadayı. yapabildiklerinin de sınırı var. Diğer karakterler de bir tezi ispatlamak için ortaya konulmuş karton tipler değil. Ruhları alacalı, gerçek insanlar.
Korcan'ın yer yer şiirselleşen sade, akıcı bir dili var. bazı önemli olaylardan önce bir iki paragrafla sözü uzatarak heyecanları tırmandırma yoluna gitmiş. bu küçük kusuru dışında teknik olarak hikayelerini çok beğendim. en çok, bu karakterleri ete kemiğe büründürecek şekilde onları konuşturduğu yerlerde parlıyor. müthiş zengin bir halk diliyle yazmış. deyimler, atasözleri, yerel şiveler. ayrıca bu kapıdan karakterlerinin zihnine de giriyor. küçük dümenlerini, siyaset oyunlarını, çıkar hesaplarını ince ince, tek tek görüyoruz.
Kerim Korcan bir edebi biçim yolcusu olmadığından ve de malzemesi hakkında bu kitabında aşağı yukarı bir fikir verdiğinden diğer kitaplarını çok merak etmiyorum. karşıma çıkarsa bir iki tane daha okurum tabi. zevkli bir okumaydı. yine de küçük çaplı bir yazar diye düşündüm. çok geniş sahalara yayılmamış, edebi derinliklere inmemiş, bildiği yerlerde gezinmiş. fakat ne olursa olsun ismi türk yazarları arasında sayılması gereken, lise öğrencilerine okutulması gereken bir yazar. gençler Tatar Ramazan'ı hem zevkle okurlar. Türkiye'nin insan kaynağına dair doyurucu bir okuma olur. Tavsiye ediyorum...
Dizinin Konusu: Türk drama, televizyon dizisi. 7 Eylül 2011'de Kanal D ekranlarında başlamıştır. Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ, Buğra Gülsoy ve Öykü Karayel paylaşmaktadır. Türkiye'nin en popüler dizilerindendir. Sırbistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kazakistan, Arnavutluk gibi ülkeler başta olmak üzere yurt dışında da yayınlanmaktadır.
Dizide yolları ayrı, hedefleri farklı, hedeflerine ulaşmak için izledikleri yöntemleri farklı, zıt karakterlere sahip, tek ortak noktaları aşkları Cemre olan, iki kardeşin hayatta var olabilmek için verdikleri zorlu mücadelenin hikayesi anlatılıyor.
Dizinin Konusu: Türk drama televizyon dizisi. Yönetmenliğini Zeynep Günay'ın üstlendiği ve senaryosunu Coşkun Irmak'ın yazdığı dizi, Kanal D'de yayınlanmıştır.
İsmini Erkin Koray'ın unutulmaz parçasından almıştır. Dizi müziklerinin telif hakları uzun bir prosedür ardından Kanal D tarafından satın alınmıştır. Böylece Kanal D hem bestelerin orijinallerini hem de üzerinde kendileri çalışarak yaptıkları yeniden düzenlenmeleri kullanma hakkına sahip oldu. Müziklerin orijinal bestecisi 500'den fazla dizi ve filmin müziklerini bestelemiş efsane besteci Ennio Morricone'dir. Dizi için kullanılan ana müziklerden Cockeye’s Song 1984 senesinde Sergio Leone'nin Bir Zamanlar Amerika'da filmi için bestelenmiştir. Ayrıca Erkin Koray'ın "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" adlı şarkısı da dizide yer almaktadır.
1970'lı yıllarda, kocasının kendisine yaptığı onca kötülüğü ve yaşadığı aile dramını unutamamış, bir evladını torununun doğumunda kaybetmiş bir annenin ve aynı zamanda kendisine ait bir konfeksiyon atölyesinin sahibi olan Cemile'nin, kızı Berrin,oğulları Mete ve Osman, kayınvalidesi Hasefe Hanım,damatları ve torunları ile verdiği mücadele anlatılmaktadır.
Dizinin Konusu: Tims Productions tarafından yapılıp Star TV'de yayınlanan Türk yapımı tarih-kurgu televizyon dizisi. Dizi, temel olarak Osmanlı İmparatorluğu padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın ve Hürrem Sultan'ın hayatı, Hürrem Sultan'ın evlatları için giriştiği taht mücadelesi ve saray hayatı üzerine kurgulanmıştır. Senaristi Meral Okay dizinin bir kurgu olduğunu ve bu sebeple gerçekleri yansıtmak zorunda olmadığını belirtmiştir.
Yönetmenliğini Taylan Biraderler'in yaptığı, yapımcılığını Timur Savcı’nın üstlendiği dizinin senaryosunu 10 Nisan 2012'deki ölümüne dek Meral Okay, sonrasında ise Yılmaz Şahin yazmıştır. Dizi 3.500.000 TL bütçesiyle Türk televizyon tarihinin en pahalı projesidir.
İlk yayın tarihinden önceki 5 aylık süre içerisinde başlayan yapım çalışmaları için 2.100 m2 alana bir plato kurulmuş, 30 kişilik bir heykeltıraş ve ressam grubu burada yapıların birebir kopyalarını inşa etmiştir. Ayrıca tarih uzmanları Deniz Esemenli ve Günhan Börekçi ile yazar Latife Tekin senaryonun, kullanılan kıyafetlerin ve eşyaların tarihî gerçeklere uygun olması amacıyla diziye danışmanlık yapmaktadır.
Dizinin başından beri Hürrem Sultan karakterini canlandıran Meryem Uzerli'nin, tükenmişlik sendromu yaşayıp daha sonradan da hamile kalıp diziden ayrılmasından sonra, Hürrem Sultan karakterini Vahide Perçin canlandırmaktadır.
Dizinin konusu Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatı etrafında kurgulanmıştır. Dizi, henüz şehzade olan Süleyman'ın, babası Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine tahta geçmesi ve bu zamanlarda saray haremine cariye olarak getirilen Hürrem Sultan ile birbirlerine aşık olmalarıyla başlar. Hürrem Sultan'ın intikam için başladığı iktidar oyununa, Valide Sultan, Pargalı İbrahim Paşa ve Şehzade Mustafa'nın annesi Mahidevran Sultan en büyük engel olur. Aşkı ile devleti arasında kalan Kanuni Sultan Süleyman ve oğulları için iktidar mücadelesine giren Hürrem Sultan ekranlara yansıtılmaya devam etmektedir.
Dizinin Konusu: Tims Productions tarafından yapılan Türk televizyon dizisi. Dizi, Barry Levinson'ın Kardeş Gibiydiler isimli sinema filminden uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Çağrı Lostuvalı ve Hatice Memiş'in yaptığı dizinin senaryosunu Pınar Bulut ve Anıl Eke yazmaktadır.Müziklerini Aytekin Ataş yapmaktadır. Dizinin başrollerinde Murat Yıldırım, Sarp Akkaya, Güven Murat Akpınar, Aslı Enver, Berk Hakman ve Pelin Akil oynamaktadır. İlk gösterimini 1 Mart 2012'de Show TV'de yapmıştır; yayınlanan ilk bölümü izleyenler ve eleştirmenlerden çoğunlukla olumlu eleştiriler almıştır. Dizi 21 Haziran 2012'de sezon finali yapmıştır.
2. sezon 6 Eylül 2012'de başlamıştır. Dizinin 2.sezon reytingleri ilk sezondaki başarısına oranla çok büyük bir düşüş yaşamıştır. Reytinglerin tekrar yükselmesi için dizinin günü pazar gününe alınmıştır. Ancak reytinglerde bir değişiklik olmamıştır.Dizi 2 Aralık 2012'de final bölümüyle ekrana veda etmiştir.
Dizide Kuyudibi Mahallesi'nde büyüyen, kardeş gibi olan Ecevit (Murat Yıldırım), Bilal (Sarp Akkaya), İbrahim (Güven Murat Akpınar) ve Zeki'nin (Tugay Mercan) çocukken yaptıkları masum bir hata sonucunda hapse girmelerini ve burada tecavüze uğramalarının ardından hayatlarının altüst oluşunu konu ediyor. Bu dört arkadaş, başlarına gelenleri unutacaklarına ve hatırlamamak adına bir daha birbirlerini görmeyeceklerine dair bir söz verirler.
Ancak yıllar sonra içlerinden birinin suskunluğunu bozması, bambaşka hayatlar yaşamakta olan bu dört eski arkadaşı bir araya getirir. Bu dört delikanlı ve yanlarına aldıkları, çocuk çetelerinin vazgeçilmez elemanı Ahu'yla (Aslı Enver) birlikte geçmişte yaşadıklarının intikamını almaya karar verirler. Dizi, Barry Levinson'ın gerçek bir hikayeden alınan Kardeş Gibiydiler isimli sinema filminin uyarlamasıdır.
Mini Yorum: Sezona bomba gibi düşmüş bir yapım, harika bir ilk sezon. ya sonra? Sonrası beni seni onu herkesi yakar. Türkiye'de kaç kere işlenmiştir bu konu da sanki böyle çok çabuk tüketilmiştir senaryosu... Pınar Bulut 2. sezonda en acemi senaristin dahi yapamayacağı hataları yapmıştır. Kaç kere işlenmiştir de böyle kolay gözden çıkarılmıştır?16 bölümde böyle bir hikaye tükenmez, bitmez ama maalesef tüketilmiş ve 28. bölüm(final bölümü) gibi bir başarısızlığa da imza atılmıştır. Show tv'yi de anlamak mümkün değildi. sanki arkalarından biri kovalıyor. Bir hafta daha verip 29'da daha mantıklı bir şekilde final yapmasına müsaade etmedi. Böyle nadide işler her gün ana haber bülteninden önce yüzüncü kez ekrana tekrarlarıyla geliyor ya ondan olsa gerek tüm bu talihsizlik.
Murat Yıldırım, Sarp Akkaya, Berk Hakman, Aslı Enver... Daha ne olsun? Cidden daha ne olsun? Murat Yıldırım sınırlarının dışına çıktı tüm yeteneğini gösterdi, Sarp Akkaya iyi bir karakter oyuncusu ve tutkun Bilal'i kim canlandıracaktı başka? Berk Hakman ilk sezon adeta aştı senarist yazamadı Gurur'u Berk Hakman oynadı! ondan sevdik biz. ve Aslı... Kıymeti bilinmeyen oyuncum benim. Böyle güzel bir kadın böyle güzel bir yetenek çok basit sahnelerle geçiştirilmiş 2. sezonda olduğundan da geri plana atılmış sahnesinden çalınmıştır.
Dizinin kazandırdığı diğer güzel yetenekler: Mehmet Özgür, Özge Sezince, Güven Murat Akpınar, Reha Özcan ve çocuk oyuncular. Biri de kötü oynasın be ama yok hepsi iyiydi ve sadece 16 bölüm doyabildik.
Yinede emeği geçen bütün ekibe, oyunculara teşekkürler! Ahmet Kaya eşliğinde çok güzel anlar yaşattılar, beyinlerde azıcık bir aydınlanma oldu çok da güzel oldu. Unutmadan yazayım Çağatay Tosun da hem konuyla hem oyuncularla güzel bir bütünlük sağlamayı başarmıştır. ilk sezonun güzelliğinde kendisinin payı büyüktür.
Dizinin Konusu: 28 Haziran 2012 tarihinde Star TV'de Modern Muzip Yalanlar sloganıyla yaz dizisi olarak yayınlanmaya başlayan ve başrollerini Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celil Cengiz'in paylaştığı, üç oyuncunun yaşam öyküsünü anlatan Türk, komedi televizyon dizisidir.Yaz sezonunun sonlarına doğru biteceği söylentilerine rağmen gelen yoğun ilgiyi dikkate alan Star TV yönetimi 2012 yaz sezonunun bitmesiyle dizinin 2012 - 2013 yayın yılında da yayınlanmaya devam edeceğini açıklamıştır.
Dizinin senaristi Selçuk Aydemir ise 4 Haziran 2013'te dizinin son bulacagını açıklamıştır. Ahmet, Murat ve Sadi film çekme hayalleri kuran, ve parayı toplamak için 'Meslek Hikayeleri' adlı belgesel-programda sunuculuk yapan üç aktördür. amaçları bu programdan para topladıktan sonra gişe rekorları kıracak bir film çekebileceklerdir fakat çektikleri porgram yayınlanmayınca daha iyi bir bölüm çekmek için kolları sıvarlar.
Ahmet, başrol oynadığı günlerin özlemini çekmekte, mazideki başarılarının göz ardı edilmesinden şikayet etmektedir.
Kendisinin artık tanınmadığını düşünmekte ve bu yüzden herkese sitem etmektedir. Murat, mesleğinin gereklerini yapmaya çalışırken , kendisini terketmiş olan eski sevgilisiyle beraber çalışmanın zorluklarını yaşamaktadır.
Sadi, gümrük memurluğunu oyuncu olmak için bırakmış, para dertleri ve ailevi sorunlarla uğraşmaktadır. Figüranlık yaptığı dizisinden başka gelir kaynağı olmayan Sadi için 'Meslek Hikayeleri'nin yayınlanması ve ücretlerini almaları çok önemlidir. Bu sıra da programın Yapımcısı ve yapım ekibi işleri kolaylaştırmamakta güçleştirmektedir.
Mini Yorum: Türk televizyon tarihinin bir daha Selçuk Aydemir yapmadığı sürece bu tarz göremeyeceği dizidir. Tek kelime ile harika bitti daha doğrusu bitirildi. Sahneler, geçişler, diyaloglardaki zekilik, espriler, oyuncuların tek tek performansları...
Gönüllerimizde zirvede yerini sağlamlaştırmıştır. Ne desek az, ne desek boş, böyle bir dizi gelmemişti, izleyen bizlerde Ahmet Kural'ın Feride'ye olan aşkının aslında seyircinin bu diziye olan aşkını yansıttığı gerçeği bile ayrı bir güzellik. Dizideki bütün muhteşem kurguları, verilmek istenen mesajları, diyalogların muhteşemliğini... Yazmaya kalksak sayfalar sürer.
Biz de dizi gibi tadında bırakalım ve helal olsun çocuklar diyelim.
Dizinin Konusu: Emrah Serbes'in aynı isimli romanından esinlenerek hazırlanmış Türk polisiye televizyon dizisi. Tarkan Karlıdağ yapımcılığında ilk bölümü 19 Eylül 2010 Pazar günü Star TV'de yayımlanmıştır. Başrol oyuncusu Erdal Beşikçioğlu'dur.
Yardımcıları İnanç Konukçu, Fatih Artman, Berkan Şal'dır. Güven Kıraç de konuk oyuncu olarak Memduh Başgan rolünde bazı bölümlerde rol almaktadır. Dizinin yayınlanan bölümü sosyal video paylaşım siteleri dışında resmi web sayfasında da yayınlanmaktadır. Akıllı İşaretler Sembol Sistemi tarafından 1. sezon 7 yaş ve üzeri 2. ve 3. sezonlar için 13 yaş ve üzeri için uygun görülmüştür, saati 23:00'a alınıp süresi kısaltılmıştır.
1. Sezon tatili sırasında Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm adlı filmini çekmiş ve diziyle entegre gitmiştir. Dizinin 2. sezonunun gecikmesinin nedenlerinden birisidir. 3. sezonun bitmesiyle birlikte 2. sinema filmi olan Behzat Ç. Ankara Yanıyor filminin çekimlerine mayıs ayı sonunda başlanacaktır. Filmin Kasım 2013'te vizyona girmesi planlanmaktadır.
Ayrıca dizi, çekim kalitesi yönünden de diğer dizilerden ayrılır. Dizi, "Canon 5D Mark III" fotoğraf makinesi ile çekilmiştir.
Behzat Ç, 1985 yılında Polis Akademisi'nden mezun olmuş, cinayet bürosunda görev yapmakta olan bir polistir. Hizmet verdiği süre içerisinde almış olduğu cezalar nedeniyle hep başkomiser olarak kalmıştır. Ekibinde yer alan diğer polisler Harun, Hayalet, Akbaba, Eda, Emre ve Cevdet ile beraber Ankara'da yaşanan cinayet olaylarını çözmeye çalışmaktadır.
Dizinin Konusu: EfLAtunfilm tarafından yapılıp TRT 1'de yayınlanan absürt komedi türündeki Türk televizyon dizisi. Dizi temel olarak efsanevî karakterler Leylâ ile Mecnun'un hikayesi üzerine kurgulanmış ve üzerine absürt komedi, bilim kurgu, durum komedisi öğeleri eklenmiştir.
Aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelen iki bebek, yatak sayısının azlığından dolayı yan yana yatırılırlar. Ailelerinin "doğar doğmaz birbirlerini buldular" sözü üzerine beşik kertmesi yapılan bebekler, isimlerini de efsane aşıklar Leylâ ve Mecnun'dan alırlar. Aradan 25 yıl geçer. Bir sabah ailesi Mecnun'a durumu anlatır ve Leyla'yı istemeye giderler.
Mecnun başta bu durumdan rahatsızlık duysa da Leyla'yı görür görmez aşık olur. Onu etkilemek için ne yapacağını bilemeyen Mecnun, bir gece rüyasında aksakallı dedeyi görür. Aksakallı dedenin rüyalarından çıkıp Mecnun'la beraber yaşamaya başlamasıyla da işler karışır.[5] Mecnun Leylayı bir trafik kazasında kaybeder. Bu durumu kabullenemeyen Mecnun 1 yıl kimseyle konuşmaz. Daha sonra Leyla'nın organlarının bağışlandığını öğrenir.
Bunun peşine düşen Mecnun Leyla'nın kalbini alan Şirin ve ciğerini alan Sedef ile tanışır. Bir yanda kültürlü ve bilgili Şirin diğer yanda kuryelik yapan ve kendi gibi olan Sedef vardır. Mecnun ikisi arasında gidip gelir ancak ikisiyle de mutlu olamaz. Sedef ve Şirin mahalleyi terk eder. Leyla'sının peşinde çöllere düşen Mecnun daha sonra babasının eski bir arkadaşı olan Ömer'in kızı Leyla'ya aşık olur.
Mini Yorum: Kaldırılması TRT denilen kurumun en büyük hatasıdır. Böyle bir diziyi neden kaldırdıklarını da hiç anlamayacağım. Türk örf ve adetlerine uygunluksa uygunluk, Türk aile yapısı desen o da vardı. Sırf Gezi Olaylarına katıldıkları için mi yani onca pisliği yapıyorsunuz bu güzelim diziye ha!
Leyla ile Mecnun'daki karakterler ayaklarını çıkarmadan eve girmezlerdi. Ak sakallı dede* karakterlerden biriydi. Hiç dokunulmayan kanallarda*** hayırsız evlatlar, zina yapanlar, kumar oynayanlar, kadına düşkünler falan gırlayken ve babaannem gibiler bunları izlerken kendilerini jiletleyecek seviyeye geliyorken**, başka bir kanalda yengelere atlanırken, dört kişilik tecavüzler yaşanırken; bu dizide esas oğlan ile esas kız kaç bölüm öpüşemedi bile. Eski ve yeni Türk popunu damardan zerk etmesinin dışında hiç dinlemeyeceğini düşünen bir kitleye arabeski sevdirdi. Ferdi Tayfur konuk oyuncu sayılsa yeridir. Sevdalılar beni anlar diye bir şarkının diziye özel yapılmadığını, yıllardır var olduğunu öğrendik. ve daha neler neler....
Konuk oyuncu demişken Cemal Hünal, Zafer Algöz, Selen Seyven, Tansu Biçer, Sermet Erkin, Umut Kurt, Erdal Beşikçioğlu, Selin Şekerci, Sadi Celil Cengiz, Özge Borak, Güler Ökten, Perihan Savaş, Halit Akçatepe, Bülend Özveren, Ersin Düzen, Mithat Körler, Hasan Kaçan, Onur Ünlü, Murat Menteş, Emrah Serbes, Metin Üstündağ, Mehmet Erdem, Ceza, Nurhan Damcıoğlu, Kubat, Aslı Tandoğan, Hande Doğandemir, İdil Fırat, Tom Waits, Ayşen Gruda gibi alanlarında önde gelen isimleri konuk edebilmiş bir diziden bahsediyoruz.
Adamlar yüz küsur bölüm rakıya, biraya, votkaya, şarapa düşeceklerine üzüme, mısıra, patatese, erike düştüler. Sigara değil damla sakız söndürdüler. Bipleyerek bile küfür etmediler. En ağır konuştukları tuvalet terliği*** idi. İsmail Abi sigortalı adama bir şey olmayacağını öğretti ya bize, kolay mı. Hırsız diye bir şey olmadığını, performans sanatçısı olduğunu öğrendik; sevdiğimiz insanın başında uykuda mısın sevgili yarim söyleyip tepinmenin yakışık almayacağını da öğrendik; slovakça öğrendik, hint aksanlı ingilizce öğrendik. beşiktaşlıların yenilmekten korkmadığını, şampiyonluk dileklerinin yerine gelemeyeceğini öğrendik. Daha neler neler....
Ben bunların 100. bölümünün çekimine gittim, herkesi gördüm, en sevdiğim üç beş diziden biri olan diziye saygımdan kabak gibi kameraya bile dönmedim, yüzümün gözükmesi şansını teptim. Osman Sonant ve Ahmet Mümtaz taylan zaten istekli değildi; ama onun dışında da gidip kimseden imza istemedim. keyifle katıldım, montajlanmamış çekimlerden hiç bir şey anlamayıp boş boş izledim; ama Serkan Keskin ile birlikte kikirdedim.
Çok ah aldınız TRT çoook; yalnız öyle böyle ah almadınız. Erdal Bakkal isyan etsin size.
Son zamanların en iyi 20 yerli dizisi, son zamanların en komik yerli dizi listesi, türklerin yaptığı en iyi diziler, 2000li yılların en iyi yerli dizileri, 2013 yılının en iyi yerli dizisi, 20. yüzyılın en iyi yerli dizi analiz listesi, 2000'li yıllara ait olan tüm yerli dizilerin bulunduğu liste, son zamanların en komik 30 dizi analizi
Kategori: dizi, Dizi Yorumları, diziler, yerli diziler
0 yorum